Gözünü kırparsan izini kaybedersin!

Gözünü kırparsan izini kaybedersin!

Rüzgar öyle sert esiyor ki atılan her adım doğaya karşı verilen bir savaş sanki.

Yağmur sel olmuş yağıyor gibi. Islanmamak için montuna daha bir sıkı sarılıyorsun ama işe yaramıyor. Arkadaşlarına bakıyorsun ve Vladimir'i bulmaya çalışmak büyük bir hata mıydı diye merak ediyorsun. Ama artık çok geç olduğunu hatırlatıyorsun kendine...Orman seni içine alıyor ve otel tamamen gözden kayboluyor. Ormanın derinliklerine ve ağaçların gölgelerine doğru ilerliyorsunuz...

Saatlerce yürüdükten sonra sonunda çimenlik bir açıklığa ulaşıyorsunuz. Yerde garip bir daire biçimince kocaman taşlar var ve zemin bir dolu insanın ayağıyla çiğnenmiş gibi. Burasının iyi bir mola yeri olduğuna karar veriyorsunuz. Kayaların üstüne oturup haritalarınızı çıkarmak için sırt çantalarınızı açmaya başlıyorsunuz. Bunu yapmaya fırsat olmadan üzerinize ağır bir his çöküyor...tüyleriniz diken diken...sanki...biri sizi izliyor!

Omzunun üstünden arkana bakıyorsun ve seni çevreleyen ormanın derinliklerine gözlerini dikiyorsun. Tek gördüğün ağaçlar ve çalılıklar. Tekrardan kafanı haritaya çevirdiğinde bir çift gözün çalıların arasında sana baktığını farkediyorsun.

İşta tam o anda sen ve arkadaşların karar vermelisiniz; koşacak mısınız, yoksa kalıp savaşacak mısınız.

Unutma! oda içerisindeki her görevi tamamladığında sana bir sayı verilecek bunları mutlaka not al!

Yürüyüşe Çık